27 Temmuz 2013 Cumartesi

SIKÇA SORULAN SORULAR




-          Eğitim içeriği nedir?

C: Eğitimimiz 3-13 yaş arası çocuklarda dikkat, konsantrasyon ve zeka gelişimini desteklemek amacıyla oluşturulmuş; yurtdışı patentli kaynaklar kullanılarak, oynayarak ve eğlenerek öğrenme prensibini benimsemiş; çocuklarda var olan potansiyeli ortaya çıkarma amacı taşıyan bir programdır. Çocuklar oyun ve eğitici etkinliklerle hem eğlenmekte hem de fark etmeden öğrenmekte ve gelişmektedirler. Günümüz sıkıcı eğitim sistemi düşünüldüğünde bu eğitim çocuklarda çok işe yaramaktadır.

-          Bu eğitim öğrencilere ne kazandıracak?

C: Bu eğitim öğrencilere dikkat sürelerinin uzaması, dikkat kalitesinin artması, algılarının gelişmesi, konsantrasyonun etkinleşmesi, zeka gelişimi, eksik olan yetenek ve becerilerin tamamlanması, özgüven ve sorumluluk bilinci gibi bir çok gelişim faktörünü kazandırmaktadır. Bu gelişimler ise beraberinde başarıyı ve kişilik gelişiminin sağlamlığını getirmektedir. Tüm bu gelişmeler geçici değil kalıcı niteliktedir. Çocuk bu özellikleri kişiliğinin bir parçası haline getirir ve yaşam boyu devam ettirir. Yani bu eğitim yalnızca bugünkü başarıda değil, gelecekteki başarılarda da önemli bir etmen olacaktır.

-          Peki bu eğitim sadece dikkat problemleri yaşayan ya da zeka seviyesi düşük çocuklarla mı uygulanıyor?

C: Kesinlikle hayır. Eğitimin çıkış noktası ve hedef kitlesi tamamen normal çocuklar. Biz normal çocukların potansiyellerini yükselterek gelişimlerini desteklemeyi amaçlıyoruz. Ancak hafif düzeyde dikkat eksikliği olan çocuklarda da oldukça başarılı ilerlemeler kaydettik.

-          Eğitim hangi yaş gruplarına veriliyor?

C: 3-13 yaş arasındaki tüm normal çocuklara bu eğitim verilebilir. Her yaş grubu için ayrı bir eğitim programımız bulunmakta.

-          Eğitim ne kadar sürüyor?

C: Bu biraz ailenin isteği ve çocuğa bağlı olarak değişiyor. Kimi çocuk eğitimde çok hızlı ilerlerken, kimisi daha ağır adımlarla ilerliyor. Söylediğim gibi bu program 3-13 yaş arası için geliştirilmiş bir program. Aile bu eğitimi 1 yıl süresince de aldırabilir. 3 yaşından 13 yaşına kadar da aldırabilir. Tabi ki öğrenci ne kadar çok bu eğitim ortamından yararlanırsa o kadar avantajlı konuma geçmektedir. Ama 1 yıl eğitim alıp da sonuçtan memnun kalan veliler de bulunmakta. Biz ister 1 yıl olsun ister 5 yıl , eğitim süresince öğrenciye maksimum yarar sağlamaya çalışıyoruz.

-          Öğrencinin devamlılığı önemli mi?

C:  Çok önemli. Biz öğrencilerimizin devamsızlık yapmamalarından yanayız. Aynı okul gibi, araya zaman girdiğinde öğrencide bir regresyon(gerileme) süreci yaşanabiliyor. Bu nedenle her hafta mümkün olduğunca düzenli gelmek çok önemli. Ayrıca eğitim programının sonuna kadar da devam etmeleri gerekiyor. Yarım bırakılmış bir program çocuk üzerinde çok da etkili olmayacaktır.

-          Eğitime başlamadan önce çocuklar üzerinde herhangi bir ölçüm yapılıyor mu?

C: Evet. Biz öğrencilerimizle eğitime başlamadan önce, onlara bazı testler uyguluyoruz. Bu onların algı ve zeka düzeyleri hakkında fikir edinmemizde oldukça işe yarıyor. Böylelikle eğitim programımızı bu sonuçlara göre biçimlendirerek daha yararlı bir eğitim verebiliyoruz. Eğitim sonrasında ise tekrar testler uygulayarak eğitimin öğrencinin gelişimine ne kadar etki ettiğini belirliyoruz. Yani eğitimin başında ve sonunda testler uygulayarak karşılaştırma yapıyor ve eğitimin işlevselliğini sorguluyoruz.

-          Bu testler nasıl sonuçlar veriyor?

C: Eğitim sonrasında yapılan testlerin sonuçları gerçekten yüzümüzü güldürüyor. Emeğimizin karşılığını somut bir biçimde görebiliyoruz. Bu zamana kadar eğitim alıp da gelişme sağlayamadığımız bir öğrencimiz olmadı.

-          Eğitimler grup olarak mı yoksa bireysel olarak mı veriliyor?

C: Öğrencilerle çalışmalarımı hep bireysel olarak yürütüyorum. Bireysel eğitimle hem çocuğu daha iyi tanıyor hem de gelişimini daha iyi takip ederek özel bir çalışma yürütebiliyorum. Velilere verdiğim eğitimler ise genellikle grup eğitimleri şeklinde oluyor.

-          Aileler çocuklarının aldığı bu eğitimi nasıl takip edecekler? Neler yapıldığını nasıl anlayacaklar?

C: Her öğrencimize eğitime başladığında bir Öğrenci Takip Formu ve dosyası veriyoruz. Burada her gün yapılan etkinlikler, başarılar, ekstra yapılan performanslar, kaynaklardaki ilerlemeler ve ödevler yer alıyor. Öğrenci her hafta eğitime gelirken bu dosyayı yanında getiriyor ve dosya güncelleniyor.  Veliler de bu dosyadan yapılanları günü gününe takip edebiliyorlar.

-          Aileler eğitim ile ilgili kaynakları, set ve materyalleri kendileri mi temin ediyorlar?

C: Hayır. Ailelerden hiçbir şey talep etmiyoruz. Tüm materyaller biz de mevcut. Çocuklar eğitime gelirken yalnızca bizim onlara vermiş olduğumuz dosyayı getiriyorlar. Ailelere sadece bazen önerilerde bulunuyoruz. Evde yapabilecekleri etkinliklerden bahsediyoruz. Dilerlerse veliler bu önerdiğimiz etkinlik materyallerini alıp evde çocuklarına uygulatabiliyorlar. Ama bu tamamen velinin inisiyatifinde.

-          Çocukların bu eğitimi alması okul derslerine engel teşkil eder mi?

C: Bilakis yararı dokunmakta. Öğrenci derslerde daha dikkatli ve algısı açık bir biçimde ders dinleyebilmekte, bu da başarıyı beraberinde getirmektedir.

-          Bu eğitim nerede veriliyor?

C: Bu eğitimi Gaziosmanpaşa/ İstanbul’da veriyoruz. Çocuklarla alt katta eğitim yapılırken, veliler üst kattaki bekleme salonunda eğitimin bitmesini bekleyebiliyorlar. Eğitim bir saat sürüyor. Veliyle eğitimden sonra telefon ile irtibat kurarak eğitim ile ilgili bilgi veriyoruz.  Çocukların yanında eğitim hakkında olumlu ya da olumsuz bilgi vermekten kaçınıyoruz. Sonuçta çocuklar buraya eğlenmeye geliyorlar, eleştirilmeye değil.

-          Aileler bu eğitime nasıl yaklaşıyor?

C:  Bizim toplumumuzda maalesef çocuğun geleceğine yatırım, ona ev-araba almakla, okul yıllarında dershanelere  göndermekle eş değer tutuluyor. Aslında gerçek yatırım çocuğun eğitimi ve gelişimine yapılan yatırımdır. Çocuğa sağlanan eğitim olanakları ve gelişimine destek ile çocuk zaten başarıyı yakalayacak; kendi evini ve arabasını alabilecektir. Bizler bu şekilde düşünmeyip, elle tutulur somut yatırımlar yaptığımız takdirde çocuklarımızı o aldığımız evlerin-arabaların içine hapsediyor ve gelişmelerine, potansiyellerini ortaya koymalarına izin vermiyoruz.

 Bu aileleri ikna etmesi oldukça güç. Ancak bilinçli aileler zaten bu gerçeğin farkındalar ve yatırımlarını çocuklarının gelişimine, eğitimine yapıyorlar. Bunun da avantajlarını gerek okul yaşamındaki, gerekse de çocuğun büyüyüp iş yaşamına atıldığı dönemdeki başarısında sonuna kadar yaşıyorlar.

-          Günümüzde bu tarz eğitimler veren çok kişi var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

C: Haklısınız. Günümüzde bu alanda lisans eğitimi almamasına rağmen, 2-3 kursa katılarak kendini öğrenci koçu, yaşam koçu, terapist, çocuk gelişimci, eğitmen ilan eden oldukça fazla insan var çevremizde.

Aileler bu konuda çok dikkatli olmalılar. Hiçbir kurs 4 yıllık bir lisans eğitiminin yerini tutamaz. Bu kişiler çocuğunuza yarardan çok zarar verebilirler. Bu nedenle velilerin çocuklarına eğitim verdirecekleri kişilerin diplomalarına bakmayı talep etmesini öneriyorum. PDR, Psikoloji ya da Psikiyatri mezunu olmayan kişilere itibar etmesinler.

-          Aileler bu eğitim hakkında detaylı bilgiyi nereden alabilirler?

C:  Bana telefon ya da mail yoluyla ulaşarak rahatlıkla bilgi alabilirler.

İletişim Bilgileri:

Vildan Aslan

Tel: 05062659878


 



 

 

25 Temmuz 2013 Perşembe

ÇOCUĞUNUZDAKİ HAZİNEYİ KEŞFEDİN!

     
   
 Her çocuk doğuştan yüksek bir beyin potansiyeli ile hayata başlar. kimisi çevre desteği ile bu potansiyelini artırma şansı bulurken, kimi çocuklarımız ise bu avantajdan mahrum kalır.
    
     Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; Dikkat ve Zeka gelişimine yönelik yapılan eğitim ve etkinlikler, sosyal aktivite ve oyunlar çocukların gerek sosyal yaşamdaki başarısı, gerekse akademik ve iş yaşamındaki başarısında büyük katkılar sağlamaktadır.

       Siz de profesyonellerden alacağınız bu eğitim desteği ile çocuklarınızın var olan potansiyellerini ortaya çıkarabilir, geliştirebilir ve geleceğe daha umutla bakabilirsiniz. Çocuğunuzun hayatı boyunca elde edeceği başarılarına katkı sağlayabileceğiniz bu eğitimle, onların yaşama bir adım önde başlamaları mümkün.

    Unutmayın; Hiçbir başarı tesadüf değildir...


Eğitim hakkında detaylı bilgi için:

Vildan ASLAN
Tel     :  0 506 265 9878
e-mail:  vildaneaslan@gmail.com

12 Haziran 2013 Çarşamba

Dikkat Eksikliği Bozukluğu ve Aileye Öneriler

 

 
Dikkat eksikliği olan çocuklar anne babaları ve çevreleri tarafından yanlış algılanabilmektedir. Çocukları hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan ebeveynler bu bozukluğu bir suç olarak algılamakta, kendilerini ya da çocuklarını suçlu olarak görmektedir. Böyle bir ortamda gerginlik artmakta, çocukla ebeveyn arasındaki iletişim giderek bozulmaktadır. Sabrı tükenen ve bu bozukluğun düzelmeyeceğini düşünerek umutsuzluğa kapılan ebeveynler olur olmaz her şeye bağırmaya, tepkilerini yasak ve cezalarla pekiştirmeye hatta bazıları durumu şiddete kadar götürmeye başlar.

Aklıselim her bireyin de bildiği gibi şiddet hiçbir zaman çözüme götüren bir teknik değildir. Dayak yiyen çocuk kısa süre sonra aynı hareketi tekrarlar. Gerçek çözüm yoluna başvurulmadığı takdirde, bu kısır döngü sürekli tekrarlayarak, aynı zamanda çocukla ebeveyn arasındaki duygusal bağın da zedelenmesine neden olur. Bu saydıklarım dikkat eksikliği bozukluğunun ne olduğunu, nedenlerinin neler olduğunu ve çözümünü bilmeyen ebeveynler için büyük bir problemdir. Hâlbuki ebeveynler bu bozukluğun çocuğun elinde olmayan bir durumdan kaynaklandığını bilerek çocuklarıyla olan iletişimlerini tekrardan gözden geçirseler çözüme daha kısa yoldan ulaşabileceklerdir. Elbette ki çözüm sabır gerektiren bir süreçte gizlidir. Olumlu yaklaşım ve uzmanların göstereceği tedavi planına düzenli ve disiplinli uyum doğru yolda olduğumuzun göstergesidir.

Burada dikkat edilecek husus; çocuğun ev, okul ve sosyal ortamdaki uyum durumu, akademik başarı düzeyi, dikkat eksikliği derecesi ve bu duruma ek olarak öğrenme eksikliğinin, davranış sorunlarının var olup olmamasıdır. Tüm bu faktörler göz önünde bulundurularak, çocuğun her yönüyle tanınıp problemin nerede olduğu tespit edildikten sonra yapılan tedavi planı aileleri daha çabuk çözüme götürecektir.

Dikkat eksikliği bozukluğunun tedavisinin ilk ve en önemli basamağı; ebeveynleri bu bozukluk hakkında bilgilendirmektir. Bu bilgilendirme çok önemlidir. Ebeveynle çocuk arasında olumlu duygusal bağın oluşması bu doğru bilgilendirmeye bağlıdır. Bu süreç her iki taraf için de özveri gerektirir. Çünkü hiç kimsenin elinde sihirli bir değnek yoktur. Sabırsızlık sürecin uzamasına neden olacağından istenen bir durum değildir. Ailelerin bu bilinçle tedaviye katılmaları gerekir.

Bu Süreçte Anne Babanın Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır?

1.    Çocuğunuzun dikkat eksikliği olduğunu kabul ediniz. Kabul etmek çözüme giden süreçte önemli bir adımdır.
2.    Çocuğunuzun diğer çocuklara oranla aşması gereken zorlu bir sürecin içinde olduğu bilincinde olmalısınız.
3.    Gerçeği gizlemeye çalışmamalı, sorunları konuşmaktan kaçınmamalısınız.Kaçınmak görmezlikten gelmek, çocuğunuzda “sadece ondan rahatsız olduğunuz ve memnun olmadığınız” fikrini yoğun hissetmesine neden olur. Sorunun en erken dönemde bilinmesi ve kabul edilmesi hastalıkla etkili ve faydalı bir mücadeleyi başlatacaktır.
4.    Çocuğunuzun yaş ve gelişim düzeyine göre, günlük aktivite ve işlerin alışkanlık haline gelmesini sağlayın. Bu işlerin nasıl yapılacağı ile ilgili sınırları ve saatleri ayarlayın. Ve bu kuralları uygulamada taviz vermemeye dikkat edin.(Ev içindeki kurallar çocuğun yaşı büyüdükçe ve ihtiyaçları farklılaştıkça değiştirilmeli.)
5.    Anne baba olmanın en hassas yönü; çocuğunuza onu daima sevdiğinizi, seveceğinizi ve her daim ona bağlı olduğunuzu göstermektir. Çocuğunuz her zaman sizin sevdiğiniz davranışları göstermeyebilir. Bu zamanlarda davranışı onaylamadığınızı yumuşak bir dille ifade etmeli, seviyesine uygun olarak, onu her zaman kayıtsız şekilde sevdiğinizi hissettirerek yapmalısınız. Ebeveynlerin sevgilerini şarta bağlamaları, çocuğun farklı problemleri yaşamasına neden olmaktadır. Bu süreçte çocukla aranızda ilişki zedelenmesi olabileceği gibi, telafisi mümkün olmayan yaralar açılması da mümkündür.
6.    Çocuğunuza bir şeyler anlatırken onunla aynı seviyede olmaya, göz göze iletişim kurmaya çalışın. Özellikle dikkat sorunu olan çocuklar göz göze gelmekten kaçınırlar. Tabi bu konuda ısrarcı olmamak gerekir. Sizin onunla göz göze konuşma çabanız belli bir müddet sonra onun da size bakarak konuşmasını sağlayacaktır.
7.    Çocuğunuzun kendini kontrol edebilme yetisinin az olduğunu kabul edin. Çocuğunuzun kasten ve sadece sizi sinirlendirmek için davranışlar sergilediğini düşünmeyin. Sabırlı davranmak çocuğunuza vereceğiniz en güzel hediyedir bunu unutmayın!
8.    Çocuğunuzun başını sıvazlayın, omzuna elinizi atın, ellerini tutun hatta onu kucaklayıp yanağına bir öpücük kondurun. Gün içinde çocuğunuza en az bir iki defa onu sevdiğinizi söyleyin. Sevgi depoları yeterince doldurulmamış her çocuk, kendini boşlukta hisseder, özgüveni sağlıklı bir şekilde gelişemez. Anne babanın çocuğuna vereceği sevgi koşulsuz olmalıdır. Tam tersi bir durum; yani şunu yaparsan seni severim, şöyle çocuk olursan seni sevmeyeceğim gibi sözler, çocuğunuzun farklı kişilik bozukluklarına sahip olmasına neden olabilir.
9.    Genelde dikkat eksikliği olan çocuklar aileleri tarafından eleştirilir ve yargılanırlar. Hâlbuki bu tip çocukların, yaşıtlarına oranla daha fazla ilgiye, övgüye ve desteğe ihtiyaçlarının olduğu unutulmamalıdır.
10.    Çocuğunuza karşı mükemmeliyetçi bir tutum içinde olmayın. Erişkinler dâhil herkesin zaman zaman hata yapabileceklerini düşünerek çocuğunuza karşı daha toleranslı olmaya çalışın. Ufak hataları büyütmeyin. Bazen bu küçük hataları görmemezlikten gelmeyi de başarmaya çalışın.
11.    Her çocuğun mutlaka kendine özgü beceri ve yetenekleri vardır. Ebeveyn olarak bunları keşfetmeye çalışın. Çocuğunuzun olumsuzluklarına takılıp kalmayın. Olumsuzluklara odaklandığınızda, olumlu yanları göremezsiniz.
12.    Biraz ağır bir kavram olacak ama lütfen çocuğunuzla savaşmayın. Anne baba olarak sizin amacınız çocuğunuzdaki davranış sorunlarını en aza indirmeye çalışmak olmalıdır. Bunu kazanmayı hedeflerken kendinizi savaş meydanındaymış gibi bir mücadele içine sokmamalısınız. Çünkü ortada ne düşman ne de fethedilmesi gereken bir kale var. Kazanmanız gereken bir şey varsa o da sizin en değerli varlığınız olan evladınızın yüreği ve güveni…
13.    Çocuğunuzla birlikte geçireceğiniz süredeki nitelikli beraberliğiniz, çocuğunuzun sosyalleşmesi ve sizinle olan duygusal bağının sağlıklı oluşunda çok etkili. Çok zaman ayıramıyorsanız dahi çocuğunuzla geçirdiğiniz o kısa sürede onun oyuncaklarıyla oynamanız, birlikte dışarıya çıkmanız, bahçeye ya da parka giderek, onunla sohbet ederek, konuşarak zamanı paylaşmanız inanın çocuğunuzla aranızdaki sevgi bağlarının kuvvetlenmesinde en büyük etken olacaktır.

            Sevgili Anne Babalar unutmayalım ki bizim hayattaki en değerli varlığımız yavrularımız. İyi ebeveyn olmak aslında çok da zor değil…Sadece biraz daha çabalamak, biraz daha yeniliklere açık olmak, biraz daha sabırlı olmak gerekiyor. Hepinize yavrularınızla ve sevdiklerinizle birlikte güzel günler diliyorum…
Kaynak:http://www.egitimhaberim.com/dikkat-eksikligi-bozuklugu-ve-aileye-oneriler-makale,225.html

29 Mayıs 2013 Çarşamba

ZEKA GELİŞİMİNDE BESLENMENİN ÖNEMİ

İyi hazırlandığınız ve bildiğiniz bir dersin imtihanında hiçbir şey hatırlamadığınız hiç oldu mu? Bazen yeni fikirler üretmekte kendinizi çaresiz hissettiğiniz oluyor mu? Ara sıra okuduğunuz bir konuya veya çalıştığınız bir derse boş boş bakıp hiçbir şey anlamadığınızı hissettiniz mi?

Eminim hemen, hemen hepinizin içine düştüğü bu tip anlar olmuştur. İmtihandan çıkıp da cevaplara bir göz attığınızda, "Bu cevabı ben nasıl oldu da yapamadım" diye kendi kendinize kızdığınızı şu anda belki de anımsıyorsunuz. Bu tip günleriniz olduysa şöyle bir geri dönüp o günlere rastlayan beslenmenize bir göz atmanızı tavsiye ediyorum.

Esasen beyin gücünüzü etkin kullanmak için iki önemli şeye ihtiyaç vardır;

1-) Hızlı, Kolay ve Kalıcı Öğrenme Tekniklerini Bilmek ve Kullanmak,

2-) Hafıza ve Zekayı Geliştiren Yiyecekler yemek.

Yediğimiz besinlerin insanın hafıza, zeka ve konsantrasyon gücü üzerinde çok önemli bir etkisi vardır. Örneğin vücut ağırlığımızın sadece % 2 ila 3’ü oranında ağırlığı olan beyin, günlük kalorilerimizin ortalama % 30’unu harcamaktadır.

Hafıza ve Zeka Gelişimi açısından bazı besin kaynaklarının diğerlerine göre önemi çok daha fazladır. Örneğin bunların arasında B vitaminlerini içeren yiyecekler birinci sırada gelmektedir.

Yine "demir"in beynin beslenmesi için hayati bir önemi vardır.

"B" vitaminlerinin beyindeki önemli reaksiyonların gerçekleştirilmesindeki payı zihinsel potansiyel açısından hayatidir. Ayrıca B vitaminleri beyni strese karşı da korumaktadır. Beyin için enerji üretimine büyük katkısı olan B vitaminlerinin eksikliği yorgunluğa, hafıza ve zeka performansının zayıflamasına neden olur. Beynin ihtiyacı olan B vitaminlerinin yeterince alınması halinde aşağıda belirtilen zihinsel fonksiyonlarda gelişmelerin olduğu açıkça hissedilmektedir;

Öğrenme ve Hafıza Gücü,

Konsantrasyon,

Hızlı Düşünme,

Sözel Yetenek ve Akıcılık,

Uyanıklık,

Yaratıcı Düşünme,

Enerjik Hissetme.

Kuru baklagiller, kırmızı et, ayçekirdeği, balık, yoğurt, süt, peynir, yeşil yapraklı sebzeler, tavuk eti, hindi, yerfıstığı, muz, kavun, brokoli, ıspanak, domates, yumurta, kavun ve enginar kombinasyonları B grubu (complex) vitaminlerini garanti eden besin kaynaklarıdır.

Yeteri kadar dengeli beslenemediğini düşünenlere ilave olarak düşük dozlu "B-Complex" vitaminleri almaları tavsiye edilmektedir.

Ayrıca demirin beyne oksijen taşınmasında çok önemli bir rolü vardır. Özellikle oksijenin beyne taşınması ve beyin tarafından kullanılmasını sağlayan kandaki hemoglobin ve alyuvarların oluşumunda demire ihtiyaç vardır. Daha kısa bir ifadeyle beynin temel enerji kaynaklarından biri olan oksijenin beyne taşınabilmesi için demire ihtiyaç vardır. Dolayısı ile diyetimiizde mutlaka demir içeren yiyecekler bulundurmalıyız.

Tüm kırmızı etler, kuru baklagiller, koyu yeşil sebzeler, domates ve pekmez demir açısından zengin olan yiyeceklerdir.

Demirin yiyeceklerden emilmesini kolaylaştıran vitamin ise "C" vitaminidir. Bundan dolayı demir içeren yiyeceklerin "C" vitamini içeren, örneğin turunçgiller, kivi, domates, patates, karnabahar, brokoli, kavun, çilek, incir, kırmızı ve yeşil biber gibi besinlerle birlikte alınmasında fayda vardır. Bunun yanında kafein içeren içecekler ise demirin emilmesini engellemektedir.

"C" vitamininin yanında "E" vitamininin de antioksidan olarak beynin etkin ve verimli kullanılmasına büyük katkıları vardır. Bitkisel yağlar, yerfıstığı, ayçekirdeği ve buğday E vitamini açısından zengin besinlerdir.

İyi ve gelişmiş bir beyin ve zeka için;

Tüm gün boyu zihinsel potansiyelinizi aynı seviyede koruyabilmek, inişli ve çıkışlı bir beyin performansına sahip olmamak için öncelikle günlük yiyeceklerinizi dörde, hatta mümkünse altı eşit parçaya bölerek mini öğünlerle beslenmelisiniz. Yiyeceklerin az yağlı olmasına dikkat etmelisiniz. Yağlı, çok ve ağır yiyecekler kanın beyinden çekilerek sindirim sistemine yönelmesine sebep olmaktadır. Bunun sonucu ise yorgunluk, uyuklama ve zihinsel potansiyelin düşmesi demektir.

Yiyeceklerinizin demir içeren besinleri ihtiva ettğinden emin olunuz. Bunun için koyu yeşil renkli sebzeler, yağsız kırmızı et, domates, pekmez, kuru fasulye, bezelye ve kayısı kurusu gibi yiyecekler yemelisiniz.

Yeteri kadar B vitaminleri aldığınızdan emin olmak için diyetinizde yağsız süt, yoğurt, muz, deniz ürünleri ve kuru baklagilleri mutlaka bulundurmalısınız.

Antioksidan özellikleri olan C ve E vitaminleri açısından zengin havuç, ıspanak, çilek, domates ve diğer koyu yeşil yapraklı sebze karışımlarını da günlük yemek listenize ilave etmelisiniz.

25 Mayıs 2013 Cumartesi

NEDEN MİNİYUP?

 YUP, yani Yap-Uygula-Pekiştir eğitim setleri 2 ile 13 yaş arası çocuklarımızı etkin kılan, kavrama, algılama ve dikkat geliştirmeyi sağlayan yayınlardan oluşuyor.
 
YUP sistemi Alman Westermann Yayınevi lisanslıdır. Başta Avrupa olmak üzere dünya çapında YUP oyunları 50 ülkede, 19 ayrı dilde çocuklara hem oyun keyfini, hem de öğrenme başarısını bir arada yaşatıyor.

UZMANLAR EŞLİĞİNDE UYGULANAN BU EĞİTİM SETİ İLE ÖĞRENCİNİN DİKKAT, KONSANTRASYON, ZEKA GELİŞİMİ ve GÖRSEL ALGISI GÜÇLENDİRİLİYOR, ÖĞRENCİNİN YAŞANTISAL EKSİKLİKLERİ ÇEŞİTLİ ÖDEV VE UYGULAMALARLA TAMAMLANARAK, ÇOCUĞUN GELECEĞE GÜVENLE ADIM ATMASI SAĞLANIYOR.

bambinoYUP 2-5 Oynuyorum Öğreniyorum Set 1:

2 ile 5 yaş arası çocuklar için oto kontrol sistemli Zekâ Geliştirme ve Dikkat Yoğunlaştırma Eğitim Sistemi.

‘Türkçe, Almanca, İngilizce, Fransızca’ açıklamalar ile çocukların kendi kendilerine çözebilecekleri metin içermeyen oyunlar. Doğru gözlemleme, karşılaştırma ve eşleştirme yeteneği gelişiyor.
 

 

 

miniYUP 4-6 Oynuyorum  Öğreniyorum :

4 ile 6 yaş arası çocuklar için 12 taşlı kontrol kutusu ile birbirinden farklı 90’a aşkın ‘Dikkat Geliştirme ve Beyin Cimnastiği’ alıştırma oyunları.
 
 
 
 
 
 
 
 

 

 

 

miniYUP 6-8 Oynuyorum Öğreniyorum Mantıksal ve Matematiksel Seti:

5 ile 8 yaş arası çocuklar için 12 taşlı kontrol kutusu ile birbirinden farklı ‘Mantıksal ve Matematiksel Düşünme’ ağırlıklı alıştırma oyunları.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

YUP 9-12 Oynuyorum Öğreniyorum Eğitim Setİ:


YUP 9-12 Eğitim Seti ile güncel eğitim planlarına uygun olarak etkinlik saatlerinde, rehberlikte, etütlerde, haftalık özel programlarda ya da evde yapılan ilave çalışmalarda çocuklarımız oynayarak ve kendi kendini kontrol ederek alıştırmalar yapabilmektedirler.
Sayı duvarları, abaküs, hesap üçgenleri ve de çeşitli hesaplama yöntemleriyle güncel didaktik bilgiler dikkate alınmaktadır. Tamamlama işlemleri, ters işlemler, ikiye katlama ve yarıya bölme, sayı dizileriyle hesaplamalar, para ve 100'e kadar sayı zinciri ve sayı karşılaştırma, kolaylıklı hesap işlemlerini ve birçok çeşitli alıştırmalar içeren çok yönlü içeriğiyle matematik ağırlıklı kitapçıklar, çocuklarımıza oynayarak öğreten ve öğrenmeye motive eden alıştırmalar içerir.
YUP 9-12 setimiz ayrıca tüm ilköğretim çocukları için dikkat yoğunlaştırma alıştırmaları içerir. Yaşına uygun bir konsantrasyon yeteneği, yazma, okuma ve hesap yapmayı etkin bir şekilde öğrenmenin en önemli şartlarından birisidir ve bunun sonucunda okul eğitimindeki tüm branşlarında daha başarılı olmasını sağlamaktadır.
 
 
 
 
 
YUP – Yap-Uygula-Pekİştİr Sİstemİ nedİr?
YUP : İle çocuk hem oynar hem öğrenir.
YUP : Çocuğun bilinçsel gelişim ve değişim evrelerini dikkate alır.
YUP : Bilimsel kurallarla, sistematik bir şekilde eğitim verir.
YUP : Oyunu ve öğrenmeyi mantıklı bir temelde birleştirir.
YUP : YUP’un geliştirilmiş oto kontrol sistemi ile çocuk kendisini sınar ve başarısını yine kendisi ölçer.
YUP : Okulda başarı garantiler
YUP : Kolay anlaşılır ve süprizlere açıktır.
YUP : Uzman eğitimciler ve rehber öğretmenler tarafından geliştirilip tavsiye edilmiştir.
YUP : Her zaman eğitim bilimin geldiği en son noktadır.

23 Mayıs 2013 Perşembe

ÇOCUK, ZEKA ve HAFIZA- ZEKA GELİŞİMİNİ DESTEKLEYİCİ UYGULAMALAR

 

Hayatımızdaki en önemli amaçlarımızdan bir tanesi çocuklarımız için iyi bir gelecek hazırlamaktır. Onlara iyi bir gelecek hazırlamak ve gelecekte başarılı olmalarını sağlamak tamamen bizim elimizdedir. Çocuklarımız için yapabileceğimiz şeyleri ise telafisi mümkün olanlar ve telafisi mümkün olmayanlar olmak üzere iki sınıfa ayırmak mümkün.

Örneğin paramız olmadığı için bugün alamadığımız bir oyuncağı daha sonra imkanımız olduğunda bir ay veya iki ay gecikmeli olarak alabiliriz. Yine okul çağı geldiği halde 7 yaşında okula gönderilmemiş olan bir çocuğu 8 yaşında okula başlatabilirsiniz. Bu tip durumlar çoğu kez kendimiz icin de geçerlidir. Bu yıl alamadığımız bir arabayı örneğin iki yıl sonra da alabiliriz. Bu olayların hepsi de telafisi mümkün olan olaylardır.

Bir de hayatımızda telafisi mümkün olmayan olaylar vardır. Özellikle çocuklarımız için telafisi mümkün olmayan olayların çoğu doğumlarından yedi yaşına kadar olan büyüme dönemlerine rastlamaktadır.

1-) Örneğin yapılan bilimsel araştırmalar doğduktan sonra uzun süre anne sütüyle beslenen çocukların ileri yaşlardaki zeka seviyelerinin, anne sütüyle beslenmemiş diğer çocuklara oranla, daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır. Anne sütüyle beslenmemiş bir çocuğun bu kaybının telafisi mümkün değildir.

2-) Yine çocuğun yedi yaşına kadar olan dengeli beslenmesi gelecekteki zeka seviyesini etkileyen faktörlerdendir. Bu dönemde beyin gelişimine uygun şekilde dengeli beslenme almamış bir çocuğu geri döndürmek ve bu olayı telafi etmek mümkün değildir.

3-) Telafisi mümkün olmayan olaylardan bir tanesi de çocuğun 3 ile 7 yaş arasındaki beyin gelişimine uygun bir eğitimin verilememiş olmasıdır.

Telafisi mümkün olmayan bu üç olayın da çocuğun yedi yaşına gelinceye kadar olan büyüme dönemine rastlamasının bir nedeni vardır. Bu dönemde çocukların beyinleri çok hızlı bir şekilde gelişmekte olup, İnsan hafıza ve zekasının % 75’i 3 ile 7 yaş arasında oluşumunu tamamlamaktadır.

Telafisi mümkün olmayan bu üç olayı kaçırmanın bedeli açıktır. Çocuğunuzun okul çağında öğrenme zorlukları veya öğrenme problemleri çekmesinin ve akranlarına göre daha yavaş öğrenmesinin sizi ne kadar üzeceğini düşünün bir kere. Çabaladığı halde yapamadığı için sizin üzüldüğünüzü görmek onu nasıl etkileyecek acaba? Çocuğunuzun bu durumu sizi üzmekle kalmayacak, onunla çok daha fazla ilgilenmek zorunda kalmak ve buna rağmen çok fazla birşey yapamamak sizi yeyip bitirecektir.

Madalyonun diğer yüzünde ise çocuğun yedi yaşına kadar olan gelişme dönemini iyi değerlendirmenin mutlu sonuçları var. Daha kolay ve daha hızlı öğrenen bir çocuğa sahip olmak, sizden fazla destek almadan iyi notlar alan ve size sadece bu notları kutlamak kalan bir sonuç. Hangisini tercih edersiniz düşünün bir kere. Şüphesiz madalyonun bu yüzü hem bizim, hem de çocuğumuzun gelecekteki mutluluğu için muhteşem. Peki bu muhteşem tabloya sahip olmak için ne yapmalıyız?

Bu sorunun cevabı basit. Çocuğumuzun yedi yaşına kadar olan gelişmesinde ve daha sonraki dönemlerindeki ek desteklerde bize düşen vazifeleri eksiksiz yapmaya çalışmalıyız. Miniyup setlerinin yanı sıra  farklı bir çok kaynakla uzman psikolojik danışmaların çeşitli faaliyetleri eşliğinde zeka gelişiminin desteklenmesi ve yarının yetişkinleri ve geleceğimiz olan çocuklarımızın başarılarına katkıda bulunma adına biz elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Peki ya siz?
 
 
 
 
 

Kaynak:http://www.megahafiza.com/urunler/set-czh.asp#top

DİKKAT GÜÇLENDİRME PROGRAMIMIZ

Dikkat, ilginin bir konuya odaklanmasıdır. Algı ise dikkatin beyindeki sürecidir. Dikkat ve öğrenme insan için olmazsa olmaz karakteristiklerdendir. Dikkatini kullanamayan, odaklanma problemi yaşayan, dikkatini devam ettirmekte zorluk çeken kişiler hayatta her alanda zorluk çekmektedir. Özellikle ders ve akademik konularda bu zorluk daha da artmaktadır.
Hayatın ilk yıllarından beri dikkat konusunda zorluk yaşayan çocuklar öğrenme konusunda daha dezavantajlı konuma girmektedir. Çocuğun bir şeyi öğrenmesi için ona ilgisini toplaması ve beyne o bilginin ulaşması gerekir.
Öğrenmenin dört temel basamağından ilki olan input (giriş) dikkat eksikliği olan kişilerde yeterince çalışmaz. Yani kişi öğrenme için bilgiyi zihnine aktaramaz. Bu durumda öğrenme daha verimsiz hale gelir. Hele hele yoğun dikkat gerektiren okuma, yazma, ders çalışma ve dinleme gibi çalışmalarda dikkat eksikliği kişiyi olumsuz etkiler. Dikkatini veremedikçe öğrenemez, öğrenemedikçe zihinsel faaliyetlerden uzaklaşabilir.
Dikkat sistemi kullanıldıkça gelişir. Dikkat ve odaklanmayı sürdüren kişilerde beyindeki görsel ve işitsel algı merkezleri daha iyi çalışır. Algılaması iyi olan çocukların ise öğrenme süreçleri daha iyi hale gelir.
Dikkati güçlendirme programı ve hedeflerimiz: Programda görsel dikkatini odaklama, dikkatini devam ettirme, benzerlikleri fark etme, ayrıntıları fark etme, eşleştirme, planlama, organize olma, işitsel hafıza, görsel hafıza, el göz koordinasyonu, ince motor becerilerin desteklenmesi, görme alanının aktif kullanılması, genel bilginin artırılması gibi amaçlar vardır.

Kimler bu programa katılmalı?
bu program üç gruba uygulanır:
1. grup
okul öncesi çocuklara uygulanır
2. grup
ilkokul 1.2.3.4.5. sınıf öğrencilerine uygulanır
3.grup
ortaokul 6.7.8. sıınıf öğrencilerine uygulanır.

ÇOCUKLARDA DİKKAT EKSİKLİĞİ

Hastalık düzeyinde olmayan, belli ölçüde dikkatsizlikler çocuklarda görülebilir bir şeydir. Ama hastalık seviyesinde dikkat problemleri de vardır. Bunlar dikkat yetersizliği ve hiperaktivite sendromu olarak görülür
. Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin “Çocuklarda dikkatsizliğin hastalık boyutunda olmayanı bile yaşamsal ve akademik problemlere neden olabilir” diyor.
Neden olur?
Dikkat beş duyuya ihtiyaç gösterir” diyor Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin. Dikkatin toparlanabilmesi için görme, işitme, dokunma, koklama ve tatma duyularının tümünün çalışır vaziyette olmaları; ve uyku, beslenme gibi gereksinimlerden de iyi veriler alıyor olmamız gerekiyor.
Bir de insanın yönlendiği ödül mekanizmalarının varlığından bahseden Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin, insanın, ihtiyacına yöneleceğini belirtiyor. Dolayısıyla dikkatin toplanması için insanın ihtiyaç olarak belirlediği içsel motivasyonların da devrede olması gereklidir.
Çocuklarda dikkat eksikliği kendini nasıl gösterir?
Çocuk komut almakta zorlanır. Kendisinden bir şey yapması istendiğinde bunu yapmakta güçlük çeker. Okul öncesi dönemde çocukla ilgili annenin “Ben durumla baş edemiyorum” şeklinde bir düşüncesi varsa, dikkat yetersizliği ihtimali söz konusu olabilir.
Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin, bu konuda dikkat edilmesi gereken birkaç nokta olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Örneğin üç yaşındaki çocuğun dikkati saniyelerle sınırlıdır. Çocuk bir objeyle çok kısa süre oynuyor diye dikkat yetersizliği teşhisi koymamak lazım. Yine üç yaş çocuğu yaşıtlarıyla oynamayı bilemez. Bu nedenle arkadaşlarıyla iletişim kuramıyor diye yine teşhis koymak yanlış olacaktır.”
Arkadaş yaşantısını olumsuz etkiler
Dikkat yetersizliği olan çocuklarda mimikleri algılayamama ve yorumlayamama sorunu vardır. Karşısındaki arkadaşı kaşını çattığında veya suratını ekşittiğinde anlamaz; ve yaptığını yapmaya devam eder. Bu konuda sıkıntı çekebilirler.
Bir grupta ise dürtüsellik vardır. Beyinde hareketin planlandığı bir motor alan vardır ve burada hareket kontrollüdür. “Eğer bu plan alanı bozuk ise hareket yaydan fırlamış ok gibidir ve karşısındaki kişiyi rahatsız eder” diyor Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin.
Bir grup ise kendisinin dikkati dağıldığı için ilgi adına arkadaşlarına sataşmaya başlar. Bu yüzden de sosyal sorunlar yaşayabilirler.
Hangi çocuklarda daha sık görülür?
Çocuğun ondan toplumsal kurallara uyması ve birtakım öğrenmeyle alakalı faaliyetleri yapması beklendiği andan itibaren ortaya çıktığı anlaşılır.
Dikkat yetersizliği ve hiperaktivite olarak adlandırılan sendromun daha çok erkek çocuklarda görüldüğünü belirten Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin bu oranın üçte bire ulaştığını belirtiyor. “Bunun nedenleri erkeklerdeki testesteron fazlalığı da olabilir, anneye bağlanma mekanizmalarının yetersizliği de olabilir. Ama en büyük faktör genetiktir” diyor.


Kaynak:http://www.dikkatiguclendirme.com/makaleler/21-cocuklarda-dikkat-eksikligi.php

DİKKAT NEDİR? DİKKAT VE KONSANTRASYON EĞİTİMİ NEDEN ÖNEMLİDİR?


Dikkat Nedir?

Dikkati,beynimizin belirli bir süre sadece bir düşünceye odaklanması,dışarıdan gelen uyaranları durdurarak tek bir uyarana yoğunlaşma yeteneği olarak tanımlayabiliriz.Şu an bu yazıyı okuyorsunuz,aynı zamanda müzik dinleyen eşinizin müziğinin sesini,dışardan ağlayan bir çocuğun sesini de duyabiliyorsunuz.Siz farkında olmasanız bile beyniniz aynı anda onlarca uyaran alıyor,ama bunların içinden yalnızca birini seçiyor ve ona yoğunlaşıyor.İşte biz Beynimizin bu yeteneğine dikkat diyoruz.

    Hepimizin dikkat yeteneği şöyle ya da böyle vardır.Eğer olmasaydı:Bize söylenen hiç bir şeyi anlayamaz,öğrenmek istediğimiz hiç bir şeyi öğrenemezdik.Araba kullanmayı bilen biri bunu nasıl yaptığının farkına bile varmadan robotlaşmış gibi yapabilir.Ancak direksiyona ilk geçtiğinde bunu nasıl yapacağını bilmiyordu.Bunu öğrenmek için öncelikle dikkatini araba kullanma üzerine yoğunlaştırması gerekti.Araba kullanmayı iyi bilen  bir araba yarışçısı,Bilgisayar oyununda çok başarılı bir öğrenci,iyi yemek yapan bir ahçı bu yeteneklerini geliştirebilmek için uzunca bir süre dikkatini tam olarak sağlayabildiği bir çalışma işine girmiştir.Şimdi gözlerinizi kapatın ve Okuma yazmayı öğrendiğiniz,bisiklete binmeyi öğrendiğiniz anları bir düşünün...İşte hepimiz dikkatimizi ve odaklanma yeteneğimizi sıradan günlük yaşantımızda farkında bile olmadan bir şekilde kullanırız.

Dikkati Çeşitleri var mıdır yoksa bir tanemidir?

Farklı fonksiyonları olmakla beraber öğrenme sürecini en çok etkileyen kısımları:Seçici Dikkat,Odaklanmış Dikkat ve Sürekli Dikkattir.Bu üç fonksiyonu gerçekleştiremeyen bireyler öğrenme sorunu yaşarlar ÖĞRENEMEZLER...



1_Seçici Dikkat:Onlarca(belki de daha çok) uyaranın olduğu(en az iki uyarandan fazla) bir ortamda kişilerin diğer uyaranları görmezden gelecek şekilde beynini organize ederek,dikkatini bir bir uyaran üzerinde toplayabilmesi yeteneğine denir.Kısaca:Bir uyaranı işlemek üzere seçtiğimiz diğerlerini ise ihmal ettiğimiz süreçtir.

   Gözlerimiz ve kulaklarımız günlük yaşantımızda sürekli olarak,bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde  bir seçim halindedir.Eylemlerimizin bazılarını bilerek,bazılarını da bilmeyerek gerçekleştiririz.Bu nedenle Dikkatte seçim en önemli etkendir.Çünkü dikkati sağlayan seçimdir.Öğretmeniniz sınıfta ders anlatırken,arkadaşınız size bir şey fısıldayabilir.Burada iki tane işitsel uyaran vardır.Siz ikisi arasında hangisini seçerseniz onu duyarsınız.Böylece  diğer uyaranları engellemiş olursunuz.İşte DİKKAT KAYBI yada EKSİKLİĞİ bu noktada başlar.Beyin,farklı türdeki uyaranları aynı anda kabul edebilir.Örneğin müzik dinlerken aynı anda kitap okuyabilir,ya da araba kullanırken radyoyu açıp dinleyebilirsiniz.İşte bizi yanıltan nokta tam olarak burasıdır.Sanki aynı anda beynimiz iki farklı  olaya odaklanıyormuş gibi bir yanılgıdır.Yolda yürürken,aynı anda yüzünüzü kaşıyabilir,hem nefes alıp verir, hem de konuşabilirsiniz.Nasıl peki?Aslında çok basit beynimizin istemsiz olarak yapabildiği pek çok şey vardır,ve siz bunların çok azının farkındasınızdır.Örneğin telefonda konuşurken  bir yandan makyaj yapabilir,diğer yandan da çocuğunuza gülümseyebilirsiniz.Fakat beyninizin bilinçli kısmı sadece telefon konuşmasına odaklanmıştır.Dikkat Eğitiminde  önemli olan nokta dikkatimizi istediğimiz noktaya odaklayabilmemizdir.Bilinçli Dikkat Aynı Anda  Sadece BİR NOKTAYA ODAKLANABİLİR.Bilinçli beyne aynı anda aynı türden iki uyaran(iki işitsel yada iki görsel uyaran) geldiğinde takip etmekte zorlanır.İki kişi aynı anda konuşurken ya hiç bir şey anlayamazsınız yada sadece birini anlayabilirsiniz.Soyut görevlerde de beyin aynı tepkiyi verir.Siz hesap yaparken bir yandan da size biri bir şey soruyorsa;işleminizi bırakır öyle yanıt verirsiniz.İşleminize kaldığınız yerden devam edersiniz.

2-Odaklanmış Dikkat:Zihnin kendi dinginliğini bozacak iç ve dış uyaranları kendinden uzaklaştırarak,tek bir noktaya yoğunlaşabilmesi halinin devamına odaklanmış dikkat diyoruz.Hani başbakan yada ünlüler yolda giderken onlara ulaşmak isteyenleri engellemek için çalışan korumalar vardır ya; işte odaklanmış dikkat tam olarak budur.Yani beynin belli bir işlevi yapmasını engelleyecek iç ve dış uyaranları uzaklaştırmasıdır.Aynı zamanda beynin öğrenmesini maksimum hale getirmek için dikkati bozacak şeylerden uzaklaştırılması anlamına gelmektedir.Odaklanmış dikkat ,seçici dikkatten sonra dikkatin belirli bir noktada sabit olarak kalmasını sağlayan dikkat çeşididir.Bu nedenle bir öğrenci, okulda bir sürü uyaranın içinde öğretmenin anlattıklarını seçici dikkatle seçse ardında odaklanmış dikkat yardımıyla ona odaklanmaya devam etse(dikkatini sabit tutmaya çalışsa),hayallerini,düşlerini,içsel konuşmalarını,dışarıdaki uyaranları uzak tutsa bu öğrenci mükemmel şekilde öğrenecektir. İşte sizin bazen istem dışı olarak yaptığınız şey budur ve bunu gerçekleştirdiğinizde mükemmel öğrenir ve başarılı olursunuz.Bazı öğrenciler nasıl Türkiye derecesi yaparlar bir düşünün.En iyi odaklanabilen onlar oldukları için.Kendinizin yada bir başkasının  başarısını ölçmek istiyorsanız, odaklanma yeteneğine bakın.Odaklanmaya başarabildiğiniz sürece her zaman en başarılı siz olursunuz her alanda.

3-Sürekli Dikkat:Odaklanmış Dikkatin sürdürülebilmesi haline sürekli dikkat diyoruz.Bir çok uyaran arasından seçici dikkatle seçtiğimiz,odaklanmış dikkatle de tam olarak odaklandığımız konuda, dikkatimizi sürdürebilmemiz hali sürekli dikkat yeteneğimizle gerçekleşiyor.Hani bazı anlarda tam olarak odaklanmış bir şekilde ders çalışmaya başlarsınız.İşte tam o anda dışarıdan bir ses duyarsınız ve odaklanmanız bozulur.Böyle bir durumda hemen içinde bulunduğunuz durumdan çıkmanız ve tekrar seçici dikkat ve odaklanmış dikkati kullanmanız gerekir ki;bu da size zaman kaybettirir.Başarının en önemli şartlarından biri de  odaklanma yeteneğini sürdürebilmektir.Herkesin temel olarak bildiği şey insan beyninin gücüdür.Bunu bütün bilim çevreleri de kabul ediyor.İnsan tek bir noktaya odaklandığında ve bu odaklanmayı sürdürebildiğinde inanılmaz başarılar ortaya çıkıyor.Bilim adamlarını bir düşünün,icatlarını.Bıkmadan usanmadan aynı şeyi denediler,denediler ve inandıkları şeyi gerçekleştirdiler.

   İşte bu nedenlerle öğrencilerimizin çok  başarılı oldukları anlar;dikkatlerini toparlayabildikleri ve sürdürebildikleri anlardır.Bütün zihinsel enerji tek bir noktaya odaklandığı ve bu hal devam ettiği anda çok güçlü bir enerjiye kavuşmuş oluruz.Bu öyle bir yetenektir ki; bunu az bir öğrenci grubu ya da az bir insan grubu yapabiliyor.Bu nedenle çok başarılı insanların sayısı azdır.İnsanların başarılarının en büyük sırrı seçici dikkatle seçme,odaklanma ve bunu sürdürebilmesi ile doğru orantılıdır.İşte bunu yapabilen insanlar başarılı olur.Buda Eğitimle gerçekleştirilecek bir başarıdır.Dikkat ve Konsantrasyon Eğitimi ile her insan gerçekleştirebilir.Ve başaran insanlar başaracaklarına inanarak başarmak istedikleri yolda,yılmadan,yorulmadan yürümeye devam eden insanlardır.

Kaynak:www.disleksiegitim.com/FileUpload/.../dikkat_ve_konsantrasyon.doc